Türkiye Ölçeğinde 80 kentte, 200 ün üzerinde STK,Gönüllü gurup, platformun katılımıyla Yapılan Katliam Yasa Tasarısını İstemiyoruz Basın Açıklamaları sonucunda; BAKANLIK YASA TASARISINI GÖRÜŞMEK ÜZERE STK'LARI ANKARA'DA TOPLANTIYA ÇAĞIRDI !!!
Değerli Yaşam Hakkı Savuncuları,
5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununda değişikliklerini içeren, bilim insanları, meslek odaları ve STK ların görüşleri DİKKATE alınmadan hazırlanan KANUN TASARISI, TBMM Çevre Komisyonunda emrivaki ile geçirilmiş fakat 24. dönemde KADÜK olmuştu.
SAHİPSİZ KEDİ ve KÖPEKLERE ilişkin katliamlara yol açacak "MADDELER" içeren bu tasarı tekrar gündeme getirilmiştir. Bu tasarıya karşı 200 Ü AŞKIN STK, KURUM KURULUŞ İLE 80 İ AŞKIN İL/İLÇEDE binlerce gönüllünün katılımı ile yapılan Basın Açıklaması Eylemlerinde tek ses tek yürek olarak dile getirilen sakıncaları içeren SESİMİZ, Orman Su İşleri Bakanlığınca duyulmuş ve bakanlık 12 Temmuz'da tasarıya ilişkin toplantı yapılacağını tarafımıza bildirmiştir. Bakanlığa, toplantının Veteriner Hekim Odaları, Barolardan temsilciler, Akademisyenler ve STK ların katılımı ile yapılması halinde bizim de konfederasyon olarak katılım sağlayacağımız BİLGİSİ VERİLMİŞTİR. Tasarıya karşı basın açıklamalarına katılan siz değerli hayvan severlerin de katkı ve görüşleri ile oluşturduğumuz aşağıda metin olarak yer alan "TASARIYA İTİRAZ ve ÖNERİLERİMİZİ" katılma kararı aldığımız 12 Temmuz toplantısında dile getireceğiz.
Mevcut yasada tüm belediyelerin KISIRLAŞTIRMA MERKEZLERİ kurma hükmü var iken, bu yeni tasarıda, kısırlaştırma bakım merkezlerini sadece nüfusu 100 000 üzerinde olan ilçelerde kurulması, kalan 970 belediyede kısırlaştırma merkezi KURULMAMASI öngörülmüştür. Oysa, kedi köpek sayısı, özellikle kırsaldaki az nüfuslu belediyelerde çok fazladır ve asıl kısırlaştırma merkezlerinin oralarda kurulması gereklidir. Ayrıca, sahipsiz hayvan üremesinin ancak kısırlaştırma ile kontrol altına alınacağı bilimsel bir gerçek iken, kısırlaştırmanın büyük şehirler ile sınırlanması, hayvanlar için felaketle eş değer olacağı gibi, toplumu da hızla artan köpek kedi popülasyonu ile karşı karşıya bırakacaktır.
2004 yılında Kısırlaştırma esası ile kabul edilen Hayvanları Koruma Kanunu, belediyelerin kısırlaştırma yapmamaları nedeni ile başarılı olamamıştır. Bu görev ihmalinin bedeli, tasarıda yer alan "TOPLUMUN YOĞUN KULLANDIĞI yerlerde kedi köpek olmaması" hükmü ile şehirlerden sürgün ederek ve sürekli olarak zehirleyip vurup öldürerek hayvan dostlarımıza ödetilecektir. Bunun yanında bu tasarı, diğer konularda da tüm hayvanlar için TUZAK maddeler içermektedir. "Basın Açıklamaları Eylemlerine" katılan siz değerli hayvan dostlarından da aldığımız güç ile bu toplantıda bu tasarıyı NİÇİN İSTEMEDİĞİMİZİ bakanlık yetkililerine güçlü bir şekilde anlatacağız. Sizleri her aşamada bilgilendirmeye devam edeceğiz. Bakanlık duruşunun olumsuz olması halinde, hayvanlarımızı "sürgüne, esarete ve ölüme göndermemek" konusundaki kararlılığımız ve itiraz eylemlerimiz "BİRLİKTE ve TEK SES olarak" devam edecektir.
12 Temmuz'da yapılacak toplantıda STK lar, Meslek Odaları, Belediyelerin yetkilileri, akademisyenler ve basın açıklaması eylemine
katılan 1000 lerce hayvan severin görüşleri önemle dikkate alınarak, bu tasarı ÇÖZÜM odaklı olarak ve sokağın gerçeklerine, eko
dengeye, vicdani ve insani koşullara uygun olarak yeniden hazırlanmalıdır. Hayvanların varlığı ve yaşam haklarının korunduğu
DÜNYAYA ÖRNEK BİR ANADOLU MODELİ oluşturulacağını umut ediyoruz.
Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu Onur Kurulu Başkanı Prof Dr Mirat Mirat Gurol
Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu HayKonfed Başkanı Nesrin Çıtırık
Üye Federasyonlar:
Marmara Hayvan Hakları Federasyonu/ MarmaraFed - Başkanı Şebnem Sebnem Aslan
Anadolu Hayvan Hakları Federasyonu/ AnadoluFed - Başkanı Dr. Ufuk Bayraktar
Ege Hayvan Hakları Federasyonu/ EgeFed - Başkanı Funda Bayri Funda Bayrı Ersoy
===========================
TASARININ KATLİAMLARA SEBEP OLACAK MADDELERİ VE ÖNERİLERİMİZ
===========================
1-)) Tasarı MADDE 8- 5199 Sayılı Kanunun 19 uncu maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde - 19 Sahipsiz hayvanlar ile ev hayvanlarının korunması amacıyla hayvan bakımevleri ve hastanelerin kurulması; buralarda bakım, rehabilitasyon, aşılama ve kısırlaştırma gibi faaliyetlerin yürütülmesi, büyükşehirlerde belediyeleri, illerde il özel idareleri ve il belediyeleri ile nüfusu 100 binin üzerinde olan ilçelerde belediyeler tarafından gerçekleştirilir. Hayvan bakımevi ve hastanesi kurmak, işletmek veya işlettirmekle sorumlu mahalli idareler diğer mahalli idareler ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği protokolleri yapabilir. Büyükşehir belediyeleri dışındaki mahalli idarelerden Bakanlık tarafından uygun görülenlere mali destek sağlanır. Bu maksatla Bakanlık bütçesine gerekli ödenek konulur; bu ödeneğin kullanımına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
TASARININ 8. MADDESİNE İLİŞKİN SORUN:
Mevcut yasada ve yönetmelikte tüm belediyelerin kısırlaştırma bakım merkezi kurma hükmü vardır. Fakat, bu yeni tasarıda nüfusu 100 binden az olan sayısı 970 i bulan belediyede KISIRLAŞTIRMA merkezi kurulmasına gerek görülmemiştir. Oysa, sahipsiz hayvan sorununun çözümü için kısırlaştırmanın daha da genişletilip SEFERBERLİK haline getirilmesi gerekirdi. Bu tasarı yasalaşırsa, kısırlaştırılmadan şehir çevrelerine, çöplüklere ve yaban hayatına atılan sahipsiz hayvanların sayısında adeta patlamalar olacak, buna paralel olarak SERİ KATLİAMLAR da başlayacaktır. Şu anda bile yasal engel olmasına rağmen, birbirlerine gizlice kedi ve köpek atan belediyeler, tasarı kanunlaşırsa, başka bir yere KISIRLAŞTIRMA için hayvan götürme bahanesi ile başka ilçelere köpekleri atmayı alenen yapacaklardır. Bakanlığın görüşü olan, uzaklıkları 2-3 saate çıkan BÜYÜK ORTAK MERKEZLERE belediyelerce kısırlaştırma için hayvanların götürülmesi, mazot gideri, araç ve personel nedeni ile yapılmayacak, hayvanlar ormanlara, yaban hayatına, çöplüklere atılacaktır. Şehir merkezlerinde yaşayan hayvanlar şehir çevrelerine atıldıkları zaman, oralarda yaşayan çoğu dar gelirli vatandaşlar, kısırlaştırılmadan çoğalan bu hayvanlar ile baş başa kalacaklardır. Kısırlaştırmayı en aza indirmek ve sadece büyük şehirler ile sınırlamak, hayvan sayısını kontrol edilemez noktalara taşıyacağı gibi, katliamları seri hale getirerek toplumda da büyük infial ve kaos oluşturacaktır.
TASARININ 8. MADDESİNE ÇÖZÜM ÖNERİSİ, nüfusu 20 000 altında olan yerleşim birimlerinde KISIRLAŞTIRMA İSTASYONU, nüfusu 20 000-50 000 arasında olan ilçelerde KÜÇÜK ÖLÇEKLİ BAKIMEVİ, 50 000-100 000 arısında olan ilçelerde ORTA ÖLÇEKLİ BAKIMEVİ, 100 000 üzerinde olan ilçe ve illerde BÜYÜK ÖLÇEKLİ ve HASTANELİ BAKIMEVİ kurulmalıdır. Özellikle, köylerden üreyen köpeklerin getirilip bırakılması nedeni ile, köpek sayısı kırsal kesimlerdeki az nüfuslu ilçe ve beldelerde yoğun olarak bulunmaktadır. Dolayısı ile asıl kısırlaştırma buralarda yapılmalıdır. 3 konteynır ve 5-6 bahçeli bölmeden oluşan bu İSTASYONLAR, büyük bütçeler gerektirmeden yapılabilir. Hayvanları taşıma sırasında harcanan mazot parasından daha az maliyet ile bu hizmet rahatlıkla yapılır ve sahipsiz hayvan sorunu bilimsel ve insani yol ile çözülür. Tüm il ve ilçelerde mutlaka yeterli ve gerekli sayıda veteriner hekim istihdam edilmeli, belediyeler kısırlaştırma uygulaması konusunda Veteriner Hekimler Odaları ile "eğitim, bilgi ve teknik destek" bağlamında iletişim içinde çalışmalıdır. Ayrıca, alternatif olarak yerel veteriner hekimlerden de kısırlaştırma ve tedavi için hizmet alımı da yapılmalıdır. Orman Su İşleri Bakanlığının il teşkilatlarında da yeterli veteriner hekim istihdam edilmelidir.
===========================
2-)) Tasarı MADDE 3- 5199 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 6- Sahipsiz ya da güçten düşmüş hayvanların, 11.6.2010 tarihli ve 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu ile 24.4.1930 tarihli ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununda öngörülen durumlar dışında öldürülmeleri yasaktır.
Mahalli idareler, sahipsiz veya güçten düşmüş ev hayvanlarını hayvan bakımevlerine götürmekle yükümlüdür. Mahalli idarelerce bu hayvanların öncelikle bakımevlerinde oluşturulacak müşahede yerlerinde tutulması sağlanır. Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların mikroçiple kayıt altına alındıktan sonra öncelikle sahiplendirilmeleri esastır. Güçten düşmüş hayvanları, bakımevlerinde ayrılacak özel bölümlerde hayvan refahına uygun olarak bakılır. Mahalli idareler sahipsiz ev hayvanlarının refahını sağlamak üzere yeterli sayı ve özellikte besleme noktaları teşkil etmekle yükümlüdür.14 üncü maddenin (p) bendinde tarif edilenler hariç olmak üzere sahiplendirilemeyenler, okul, hastane, ibadethane, çocuk oyun alanı gibi toplumun yoğun olarak kullandığı yerler hariç alındıkları ortama bırakılır..........//////
Hayvan bakımevi izinleri mahalli idareler tarafından verilir.......... ////////
TASARININ 3. MADDESİNE İLİŞKİN SORUN:. Toplanıp kısırlaştırılan hayvanlardan "sahiplendirilemeyenler, okul, hastane, ibadethane, çocuk oyun alanı gibi toplumun yoğun olarak kullandığı yerler hariç alındığı ortama bırakılır" hükmü yüzünden, hayvanlar şehir merkezlerinden alınıp şehir dışlarına, dar gelirli ve fakir insanların oturduğu kenar mahallelere sürgün edilecektir. Binlerce çoğalan hayvanlar için, VATANDAŞ ve zaten öldürmeye hazır olan BELEDİYELER tarafından zehirleme ve KATLİAMLAR başlayacaktır. Ayrıca, son zamanlarda şehirlerin dışlarında da 3-4 bin haneli kasaba siteler yapıldığı ve buralar da kalabalık yerleşim alanları haline getirildiği için, hayvanlar oralarda da tutulmayacak, yaban hayatının olduğu kırsala, dağa ve ormanlara atılacaklardır. Böylece, yaban hayvanlarında ve yaban hayatında yoğun olan KUDUZ hastalığı, evcil olan kedi ve köpeklere geçip, hastalığın bir şekilde insan oturumlu olan şehirlere gelmesine sebep olunacaktır. Bunun yanı sıra, ormanlar ve kırsala atılan hayvanlar yazın susuzluktan kışın da korunaksız olarak soğuk ve kara mahkum olarak acı içinde can vereceklerdir. Ayrıca kısırlaştırılan köpek ve kediler tasarıda tanımlanan yerlere bırakılmasalar bile, kendi doğaları icabı, fiziki engel olmayan her yere gideceklerdir. Bu kez de belediyeler, sürekli olarak kalabalık yerlere geldikleri sebebi ile bu hayvanları toplayıp tekrar başka yerlere taşıyacaklardır. Adeta bir sürek avı başlatılacaktır. Bilinmelidir ki, belediye ekiplerince her yakalanma bu hayvanlar için büyük bir zulüm ve işkencedir. Ayrıca, şehirleri kedisizleştirmek ve köpeksizleştirmek, ekolojik dengeyi ciddi biçimde bozacaktır. Toplumda hayvanlara merhamet konusunda ciddi biçimde duyarlılık arttığı için, insanlar da bu hayvanları doyurmak beslemek isteyeceklerdir. Belediye ekipleri ile vatandaşlar arasında ciddi sorunlar yaşanacaktır.
TASARININ 3. MADDESİNE ÇÖZÜM ÖNERİSİ, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununun ruhuna da uygun olarak, kısırlaştırma SEFERBERLİK halinde en ufak beldede bile yapılmalı, kısırlaştırılan hayvanlar alındıkları yerde kısırlaşmış olarak üreyip çoğalmadan yaşamalıdır. Şiddetin 12 yaşa indiği, merhametin yerini öfke ve nefretin aldığı günümüzde, toplumda sevgi ve şefkati uyandıran ve besleyen hayvanların sokaklardan yok edilmemesi, toplumsal yapı açısından da gereklidir. Atalarımız olmasından gurur duyduğumuz Osmanlı devletinin başkenti olan İstanbul, sokak hayvanları ile tanınırdı. 19. yy’ın başına kadar köpekler, İstanbul kartpostallarının göbeğine oturur ve şehrin simgesi addedilirlerdi. Sokak köpekleri için yemek dağıtma meslek haline gelmiş, onları korumak için vakıflar kurulmuştur. Ayrıca, o zamanlar Mancacılık diye bir meslek vardı. Mancacı, kedi köpek yiyeceği demek olan mancayı, satar; dileyen, Mancacıdan aldığı yiyecekleri hayvanlara verir, dileyen parasını verir Mancacı onların yerine sokak hayvanlarını düzenli olarak beslerdi. Sokak hayvanını sevme merhamet etme bizim toplumumuzun geleneklerinde vardır. Bugün bile İstanbul’un kedileri konusunda yazılan kitaplar ve yapılan filimler bütüb Batı dünyasında örnek olarak gösterilmektedir. Bu nedenle şehirlerde hayvan varlığını yok etme yerine, kısırlaştırma ile üremelerini kontrol altına alma hem insani boyutta hem dini açıdan hem de ekodenge açısından vazgeçilmez bir gerekliliktir. Kısırlaştır-Aşı lat-Aldığın Yere Bırak ana prensibi ile çıkartılan Hayvanları Koruma Kanunu'nun bu ilkesi korunmalıdır. Kalabalık yerlerde köpek ve kedi sayısını kontrol altına almanın çözümü sürgün değil, ciddi bir kısırlaştırma seferberliği ile çoğalmalarının kontrol altına alınması ve ithalat ve ticari üretimin yasaklanmasıdır.
===========================
3-))Tasarı MADDE 5. MADDE 5- 5199 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
*Madde 10-Ev hayvanı satış yerlerinde ev hayvanı bulundurulamaz, ancak bu yerlerde hayvan üretim çiftlikleri ve bakımevlerindeki hayvanların satışı yapılabilir. Akvaryum balıkları ve kuş türleri bu yasağın dışındadır. Bu hayvanların ticaretinin yapıldığı yerlerde, hayvanların sağlıklarının iyi, barındırıldıkları yerin temiz ve sağlık şartlarına uygun olması zorunludur. Üretim çiftliklerinin ruhsatlandırılması ve denetimi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yerine getirilir.
Ev hayvanlarının üretimini yapanlar, annenin ve yavrularının sağlığını tehlikeye atmamak için gerekli anatomik, fizyolojik ve davranış karakteristikleri ile ilgili önlemleri almakla yükümlüdür.................... ....////////
TASARININ 5. MADDESİNE İLİŞKİN SORUN: Bu madde, bakımevlerindeki hayvanların petshoplarda SATILMASINI hükme bağlamıştır. "Petshoplarda hayvan bulundurulamaz, ancak üretim çiftlikleri ve bakımevlerindeki hayvanlar satılabilir" denmektedir. Sahipsiz hayvanlara deney yasaklandığı için, bu maddenin altında petshoplar eli ile sahipsiz hayvanların sahipli konuma getirilip, bilimsel kılıf altında işkence olan DENEYLERE yollanması gibi vahşi bir amaç söz konusudur. Cins olmayan hayvanlar için parasız sahiplenme bile çok ender iken, petshoplarda satılması maddesi, açıktan deneye gönderilmeleri için yasal zemin hazırlanmasıdır. Üretim çiftliklerindeki hayvanların dile getirilmeye başlanan "katalog üzerinden" satışı ise kabul edilemez. Hayvanlar, üretim çiftliklerinde gözden uzak daha kötü koşullarda üretilecek ve tutulacaktır.
Avrupa ve diğer gelişmiş ülkelerde hayvanlar üzerinde yapılan deneylere kısıtlamalar getirilmeye başlanmıştır. Bu sebeple, deney yapan kozmetik, silah ve ilaç firmaları, Türkiye gibi ülkelerde deneylerine devam etmek için yasal zemin ortamları aramaktadırlar. Bir taraftan petshoplardan hayvan satışı maddesi konurken, öte yandan evlerde bakılan hayvanları sayı ve konum olarak sınırlamanın yasal alt yapısı da yönetmelikler ile hazırlanmaktadır. Bu maddenin ana sebebi, deneye hayvan sağlamaktır. Hayvanları sahiplenmek isteyen kişiler doğrudan bakımevlerinden sahiplenebilirler. Ayrıca, sosyal medya ve internet sitelerindeki yasa dışı üretim ve satışa yönelik tedbir ve yaptırımlar bu tasarıda hiç bir yerde yer almadığı için, halen yapılan üretim, satış ve dövüşler de serbestçe devam edecektir.
TASARININ 5. MADDESİNE ÇÖZÜM ÖNERİSİ: Bakımevindeki hayvanların petshoplarda satılması cümlesi tamamen kaldırılmalıdır. Petshoplarda pet hayvan bulundurulması ve satışı yasaklanmalı, merdiven altı satış DURDURULMALI, EN AZ 10 YIL SÜREYLE PET HAYVANI SATIŞI ÜRETİM ÇİFTLİKLERİNDE DE YASAKLANMALI, pet hayvan ithalatı tamamen durdurulmalı, kaçak olarak yurda pet hayvan getirilmesine ciddi cezalar uygulanmalıdır. Sosyal medya ve internet sitelerindeki yasa dışı üretim ve satışlar için bakanlık bünyesinde "teknik takip tespit ekipleri" oluşturulmalı ve buna da ağır cezalar getirilmelidir. Halen tamamen kontrol ve denetim dışı olan üretim çiftlikleri ciddi koşul ve yaptırımlar ile kontrol altına alınmalı, BURALARDA DAMIZLIK OLARAK TUTULAN HAYVANLAR SAHİPLENDİRİLMELİDİR.
===========================
4-)) Ev hayvanlarının sayısı ve durumu ise, tepkiyi önleme açısından çıkacak yönetmelikte belirlenecek, 24. Dönem TBMM Çevre Komisyonunda karar altına alındığı gibi bakılan hayvan sayısına mekan ve sayı sınırlaması getirilmesi hedeflenmektedir. Bu durum, hayvanların felaketi olacağı gibi, CEZA YEMEMEK İÇİN dışarı atılacak hayvanlar yüzünden sokaktaki hayvan sayısını hızla ARTACAKTIR. Hayvanını vermek istemeyen insanlar ile kurumlar arasında ciddi sorunlar yaşanacaktır. Hayvan haklarının yanında insan hakları da ihlal edilmiş olacaktır. Evlerde hayvan sayısının zaman zaman fazla olması, görevini yapmayan belediyelerce bakılmayan hasta, mağdur kör sakat hayvanlara merhametli insanların evlerinde bakmasından kaynaklanmaktadır. Belediyeler yasanın gereği olan sahipsiz hayvanların yaşamlarını gerçekten koruma altına aldıkları, tedavi ve bakım koşullarını sağladıkları zaman, evlerde de fazla sayıda hayvan bakılmasına zaten gerek kalmayacaktır.
===========================
5-)) Üretim, satış, yasa dışı ithalat, hayvanat bahçeleri, deney, sirklere ilişkin maddeler ve tasarının diğer maddeleri de aynı şekilde çelişkiler ve vahim yanlışlar içermekte, hayvanları koruma kanunuyla yasaklanması gereken hususlar da bu tasarıda daha da geliştirilmiş olarak yer almaktadır. Tasarının diğer maddeleri de hayvanlar için tuzak maddeler ile doludur.
a) Yasaklı ırk olarak tanımlanan köpeklerin, yasal düzenleme yapılıncaya kadar, genelge ile, yerel hayvan koruma görevlileri ve müdürlüklerce uygun görülen emin kişilere kayyum olarak geçici statüde verilmeleri, ağızlık ve tasmayla gezdirilmeleri sağlanmalıdır. Bu hayvanlar belediyelerin zaten sokak hayvanları için de ölüm kampı olan bakımevlerinde metrelik dar alanlarda hapsedilmiş durumdadır. 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu, ana amaç olarak hayvanları hiç bir şekilde ayırmadan, onların acı, ızdırap çekmelerini yasaklamıştır. Bu hayvanların durumu, mevcut uygulama ile bu kanunu da ihlal etmektedir.
b) Yaban hayatı bitme noktasına getiren ve ekolojik felaketlere yol açan avcılık süresiz yasaklanmalıdır. Kaçak avcılıkla mücadele için kolayca edinilen ve kadın,çocuk cinayetleri, soygun, gasp, terör eylemlerinde kullanılan av silahları diğer ateşli silahlar gibi ağır ruhsat şartlarına bağlanmalıdır.
c) Horoz ve köpek dövüştürenlere TCK kapsamında ağır ceza verilmelidir. Çünkü bu dövüşler kumar karşılığı yapılmaktadır. Dünya ülkelerinde birer birer yasaklandığı gibi folklorik amaçla bile olsa tüm hayvan dövüşleri yasaklanmalıdır. Kaldı ki geleneksel olduğu iddia edilen deve, boğa güreşleri bile kumar amaçlı ve hayvan sahiplerinin birbirlerini vurduğu, dövdüğü kanlı bir sektör haline gelmiştir.
d) At, eşek, katır gibi yük hayvanlarının fayton ve at arabasında, yük taşımada kullanılması, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı ile iletişim halinde yönetmelik bağlamında çalışmalar yapılarak çözüm süreci başlatılmalı ve kullanımları tedricen yasaklanmalıdır. Bu hayvanlar, belediyelerce oluşturulacak uygun ortamlarda koruma altına alınmalıdır.
=================================
6-)) Geçen dönemde belediyeler üzerinde yaptırımları olmadığı için, belediyelere görevlerini yaptıramadıkları şikayetinde bulunan Orman Su İşleri Bakanlığınca, bu tasarıda da bu konuda bir yaptırım konmamıştır. Oysa mali ve hizmet konusunda etkili biçimde denetlenen belediyeler, hayvan hakları konusunda da bakanlığın hayvan haklarındaki yetkili birimlerince de "yaptırım gücü" ile denetlenmelidir. Yasal görevlerini yapmayan belediyeler için cezai müeyyideler getirilmelidir. Oysa bu tasarı, belediyelerin görev ihmalinin bedelini, kedi ve köpekleri sürgün ederek ve "sürekli katliamların" yolunu açarak hayvanlara ödetme yolu tercih edilmiştir.
=====================================
SONUÇ VE TALEP: 12 Temmuz'da yapılacak toplantıda STK lar, Meslek Odaları, Belediyelerin yetkilileri, akademisyenler ve basın açıklaması eylemine katılan 1000 lerce hayvan severin görüşleri önemle dikkate alınarak, bu tasarı ÇÖZÜM odaklı olarak ve sokağın gerçeklerine, eko dengeye, vicdani ve insani koşullara uygun olarak yeniden hazırlanmalıdır. Hayvanların varlığı ve yaşam haklarının korunduğu DÜNYAYA ÖRNEK BİR ANADOLU MODELİ oluşturulmalıdır.