1991'den Bugüne

İbadeti Vahşete Çevirmek

İbadeti Vahşete Çevirmek

Bir kurban bayramını daha geride kaldı.

Bayramlaştık, kırgınlıkları geride bıraktık ve gönül aldık.

Büyüklerimizi hatırladık…

Evet hatırladık diyorum çünkü çağ ilerledikçe geleneklerimizde geriliyoruz.

O denli geriliyoruz ki din adına hareket edip ulvi değerlerimizi çiğneyenleri dahi görmezden geliyoruz.

Küçüklüğüm geliyor aklıma…

Bundan 20 kış öncesi…

Yada 20 yaz mevsimi öncesi…

Kurban kesilecek yere geçtiğimizde süslenmiş bir hayvan beklerdi bizi.

Kınası yakılmış, kurdelesi bağlanmış koyun ya da kuzular…

Şimdiyse mezbeleliklerin içinde bekleyen kurbanlıklar ve başında cellatlar.

Sevap işleme niyetindeyken günaha ortak olan bizler!

Önceleri yoktu bunlar…

Kimse dini duygularımızı sömürüp bunu ranta çevirme telaşında değildi veya bunu yaparken dinden uzaklaşmıyordu.

Bayramın birinci günü Bahçeköy’deydik. Bahçeköy’de özel bir çiftlikte(!).

Saatlerce sıra beklerken hayvanların nasıl katledildiğini gördük.

Evet, yanlış okumuyorsunuz, hayvanlar kurban edilmiyordu, katlediliyordu.

Zira dinimiz kurban edilecek hayvanın bir gelin gibi süslenmesini ve eziyet edilmeden kurban edilmesini buyurmaktadır.

Oysa bizim seyrettiğimiz sadece eziyetti…

Kapalı bir mekanın içinden traktöre bağlanan zincirle çekilen, başlarına geçirilen un çuvallarının deliklerinden seyrettikleri manzara ve sürekli kaçmak için girişimde bulunan hayvanlar…

Bu kadar olsa neyse denebilir belki ama değil maalesef…

Bilirsiniz hayvanların duyu organları insanlara göre daha iyi çalışır. Özellikle koku alma konusunda üstündürler ve maalesef bahsettiğimiz mekanda kurbanlıklar kurban edilmiş hayvanların kanları üzerine yatırılarak kesildiler.

Kurban etme işlemi keşke kurbanlıklara yapılan bu eziyetle son bulsa; kurbanlıklar bir kepçenin ucuna bağlanan zincire bağlanan tek ayağından havaya kaldırılarak tekmelerle yere yatırılmaya çalışılıyor ve ardından kurban ediliyor.

Tabloyu gözünüzün önünde canlandırmak için çabalayın… Sizce burada sevap mı var günah mı?

Diyanet işlerinin Bolu’daki temsilcilerine soruyorum. Allah rızası için yapmanız gereken mesleği maaş alarak yapıyorsunuz. Bari denetim mekanizması kurun ki insanlar sevap işlemek isterken günaha ortak olmasın.

Belediyeler bir yere kadar sorumlu, çevresel açıdan tedbir alındıktan sonrası sizin sorumluluğunuzda değil mi. Bahsettiğim yasal sorumluluk değil vicdani sorunluluk…

Kurban bir ibadet şeklidir. Bir vahşeti yaşatma şekli değil.

Kurban, tüm dinlerde var olan bir ibadet şekli. En güzel uygulama ise dinimizde.

Yazık ki en kötü uygulayanlar ise bizleriz.

Bunu vahşete çeviren bizleriz…

Saygılarımla…

Rojhat Avşar - Bolu

cross