Kamuoyuna aciklamadir,
Mevcut yasanin TCK ya girmesi, o zaman ki 3285 sayili itlafi iceren yasanin kapsamindan cikmasi icin TBMM ye yasa tasarisi hazirlamak, yillarca hic bir hayvan severin veya kurulusun aklina bile gelmemistir. Bu konuda caba gosteren, yasa tasarisi hazirlayan, her secim oncesi “Hayvanlarin Yasam Haklarini Tanimayan Siyasilere Oy Yok” kampanyalari yapan HAYTAP olmustur. Hayvan severlerin buyuk bir kismi yasanin degisimi gerektigini HAYTAP calismalarindan ogrenmistir.
1. Yillardir uyuyuyan, sadece HAYTAP soylemlerinden ogrendigi TCK ya girsin, hayvana kotu muamele suc olsun gibi soylemleri ara sira dile getiren hayvan severler, HAYTAP adinin partiler ve bakanlar nezdinde kanun degisiminde on plana cikmasi ile, birden bire “uykularindan uyanmis” ve yalan yanlis iftiralarla dolu tahriklere baslamislardir.
2. Bu kotu niyetli insanlar, HAYTAP in yasa tasarisinda “hayvanlar barinaklardan deney merkezlerine gidecek, sokaktaki hayvanlar toplanip oldurulecek, barinaklardaki hayvanlar oldurulecek, pitbullar toplatilip yok edilecek, evlerdeki hayvanlar bosaltilacak, alinip oldurulecek” gibi aptallik ve kotuluk sinirlarini bile zorlayan soylentiler yaydilar. Yasa tasarimizi okuyup orada “boyle uyutma oldurme” gibi hususlar olmadigini goren akli basinda insanlara ise bu kez de “yasa tasarisinda yok ama el atindan buna ugrasiyorlar” diyerek akıllara ziyan tahrikler yaptilar. (Ilgili haytap oneri maddesi EK 3)
3. Birbirlerine “….. nin icine vidanjor, eline virbartor verelim” diyen (ek...1), birbirlerini karsilikli olarak “pitbul oldurmekle” ve “pitbul uretenlerle isbirligi yapmakla” suclayanlar, birbirlerini hayvanlar uzerinden kisisel hesaplara para aktarmakla suclayanlar, Bolluca’da ki hayvanlara yardim icin gittiklerinde bile ego savaslari yapip birbirlerini “Mama calmakla, yasa disi bagis toplamakla, benzin calmakla, atesin etrafinda oturup flort etmekle, telsiz calmakla, sari saclari ile TV lerin onune atlamakla, rol bulamadigi icin hayvan severlik yapan captan dusmus sanatci olmakla, oradan yarali hayvan alip dernegine para toplamak icin kullanmakla” suclayanlar, bir anda bu cirkinliklere ARA VERIP, HAYTAP a saldirmaya ve kotuluk cephesinde bulusmaya basladilar.
4. Meydanda toplandigi soylenen 4000 kisiden, Istanbul’un olum kampi barinaklarina kac tanesi gitti? Kac kisi Umraniye’ye, Zeytinburnu’na, Bahcelievler’e, Basaksehir’e ve digerlerine gitti? Bu kadar kalabaliksiniz niye barinaklar olum kampi?
5. Deney deney diyenler, KAC TANENIZ hemen dibinizdeki bir DENEY merkezine gidip oradaki ‘olmelerine’ bile izin verilmeyen canlar icin mucadele ettiniz?
6. HAYTAP, 20 dernegi ve 80 temsilcisi ile Anadolunun dort bir yanindan gelen feryatlara yetismeye calisirken, herkesin sadece profilini bildigi kisiler ve “isim dernekleri” olan sizler sabahlara kadar facebook basinda KULISLER yaparak HAYTAP i yikmaya calistiniz.
7. HAYTAP asla sizin yaptiginiz gibi hakaret ve iftiralarla size cevap vermemeye, sizin insan onurunuza daima saygi duymaya, hepinizin hayvan sevgisine saygi duymaya devam edecektir.
8. HAYTAP’i asla HAKARETLESME SOVUSME kulturunuze, ego savaslariniza cekemeyeceksiniz.
9. HAYTAP bu cirkin karalamayi yuruten ama yillarca “En zor gunlerimizde bas vurdugumuz dernekler bizi azarlarken, bize ta Adana’dan el uzatan tek kisi Nesrin Citirik olmustur, her seyi bize o ogretti” diyenler simdi HAYTAP i yikmaya calisiyorlar.
(…………………..) insanda VİCDAN olmayınca boyle oluyor işte napsın ki ….? olmayan seyi yalancıktan var gibi mi gostersin !
10 saat önce · 2
(……………) hayır tabiki HORTUM
(……………) vidanjörmü verin …………’e o içinde saklar 😛
10 saat önce · · 1
(……………) :)))))))))))))))))))))))))))))))
10 saat önce ·
(……………)sonra içinden nasıl çıkarırız onu bilmiyorum 😀
10 saat önce ·
(……………)sırç a kosku olan arkadasa fazla konusma sus demk için tehdit yazmıs , yani oyle cok hayvanseverki kendisi, hayvanlarını sokaga attırırım diyor kısaca, ……ş sen onu bunu bırak gel beni bastır bakıyım yiyor mu yemiyor mu?
10 saat önce · · 3
(……………)ben dedim kızım sana menopoza girmiştir diye verin vidanjörü gitsin vibratör bi işine yaramaz bunun 😀
10 saat önce · · 2
(……………)………………..
Sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların korunması
MADDE 6. (Değişik Fıkra) Sahipsiz ya da güçten düşmüş hayvanların, bu kanun ve yönetmelikleri çerçevesinde açıklanmış zorunlu durumlar dışında, öldürülmeleri yasaktır.
(Ek Fıkra) Mahiyeti itibarı ile salgın ve öldürücü nitelikte olan bir hastalığa yakalanmış olduğu, illerde üç veteriner hekim raporu, ilçelerde ise belediye veteriner hekim ve varsa serbest veteriner hekim/hekimler raporları ile tespit edilen hayvanlar, hayvan bakımevlerinde tecrit, gözlem ve tedavi altına alınır. Kuduz ya da benzeri salgın hastalık olduğundan şüphelenilen ölü hayvanlar, teşhis için otopsiye gönderilir. Temasta bulunduğu düşünülen diğer hayvanlar, gözlem altında tutulur. Müşahede sonucunda ölenler, usulüne uygun hijyenik şartlarda imha edilir. Tedavi edilenler ve gözlem sonunda sağlıklı olduğu anlaşılanlar, masrafları sahiplerine ait olmak üzere aşılanarak iade edilirler. Sahipsiz olanlara, aynı işlemler ücretsiz olarak yapılır, sağlıklı olanlar, tedavi ve koruma altına alınırlar.
Tedaviye cevap vermeyen, hayati fonksiyonları geri dönüşümsüz bir şekilde bozulan veya dayanılmaz derecede ızdırabı olduğu belgelenen hayvanlar, illerde üç veteriner hekim raporu, ilçelerde ise belediye veteriner hekim raporu ile tespit edilen hayvanlar, veteriner hekim tarafından uygun dozda anestezi verilmek suretiyle acısız bir şekilde uyuşturularak iğne ile öldürülür. Her tür nedenle ölen veya öldürülen hayvan için öldürme işlemi bir tutanakla tespit edilerek, ilgili bilgi ve belgelerle birlikte en az beş yıl saklanır.
Bir ilçede, 3285 sayılı yasa kapsamında belirtilen bir hastalık görüldüğü takdirde derhal o bölgeden sorumlu olan belediye veteriner işleri müdürü ve belediye başkanı hakkında, Türk Ceza Kanunu uyarınca gerekli tedbirleri zamanında almadığı ve/veya toplum sağlığını tehdit eden hastalığın yayılmasına neden olduğu için görev ihmali nedeni ile haklarında soruşturma, savcılık tarafından re’sen açılır.
GEREKÇE :
3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu’na göre belediye, bir bölgede kuduz şüphesi durumunda, o şehir veya kasaba sınırları içerisindeki tüm hayvanları koşulsuz olarak öldürme yetkisine sahiptir. Bu kanun maddesi, çevrede bulunan sahipli-sahipsiz tüm hayvanları kapsaması dolayısıyla, büyük bir tehlike içermektedir. Bu kanunda yer alan "herhangi bir şüpheyle belediye sınırları içindeki hayvanların itlafı", tüm belediye sınırlarının artık iç içe olması dolayısıyla uygulamada çok büyük bir alanda, bir anda büyük bir itlafa dönüşebilmektedir. Bu madde, iptal edilmelidir. Bir canlının, sahipsiz veya güçten düşmüş olması, onun ölüm nedeni olamaz, olmamalıdır. Müşahede merkezleri ve barınaklar, mutlaka kurulmalı ve bu durumdaki canlılar, orada koruma ve bakım altına alınmalıdır.
Ayrıca 3285 sayılı Kanunun, özellikle 18, 34 ve 36. maddeleri, hayvanların yaşam hakkını açıkça ihlal etmektedir ve 5199 sayılı Kanunun ruhu ile çelişmektedir. Hem hayvan haklarını tanımak daha sonradan da tek bir cümle ile istisna oluşturarak ve bu istisnayı da çok geniş kapsamlı olarak tutarak onları topluca katletmek, yaşam hakkının savunulması ile tezat oluşturmaktadır. Ekli gerekçe maddesi, böyle bir durumda oluşabilecek olasılığı, ortadan kaldırmaya yöneliktir.
Kolay yöntem, toplu itlaf ya da şüphe halinde sorundan kurtulma yerine bilimsel olarak olayı çözümlemek hayvan başına çözmek ve tesbit etmeye yöneliktir.
3285 sayılı Hayvan Sağlığı Zabıtası Kanununun 18. maddesinde; hasta veya hastalarla temasta bulunan hayvanlardan öldürülmesi gerekenlerin zabıta görevlileri tarafından öldürülerek imha edilmesi esas alınmıştır. Bu maddede de ‘şüpheli’ kavramı açıklanmamıştır ve uygulamada da belirsizlik yaratmakta, toplu itlaf gerçekleştiğinde gerek ülke içinde gerek dışında ülke ve yerel yöneticiler aleyhinde tepkiler oluşmaktadır.
Hayvanların öldürülme kararı, tamamen bu konuda eğitimsiz ve sorunu bir an önce çözmek için yok etme yoluna başvuran belediye görevlilerine ya da özel şirket yöneticilerinin inisyatifine bırakılmıştır. Sokak hayvanlarından kurtuluş yolu için 3285 sayılı yasanın ilgili maddelerine yaslanılmaktadır. ‘Hastalık’ kelimesi, çok geniş bir anlam içermektedir, bu ifade, ‘tehlikeli ve bulaşıcı hastalık’ şeklinde değiştirilmelidir. ‘Hasta hayvanla temas’ yeterli bir itlaf sebebi olarak algılanmamalı, hastalıkla temasta bulunan hayvanların hasta olup olmadıkları, yetkili bir veteriner hekim tarafından belirlenmeli ve belgelenmelidir. Sadece “şüphe” üzerine hayvanlar öldürülemez. Ayrıca ‘Hastalık’ kavramının açıklanması gerekmekte, tedavisi mümkün hastalıkları kapsamak yerine öldürücü ve bulaşıcı hastalıklar diye ayrıca belirtilmelidir. Derhal öldürmek yerine şüpheli hayvanların önce karantina altına alınması öngörülmelidir.
3285 sayılı Hayvan Sağlığı Zabıtası Kanununun 34. maddesinde, yine ‘hastalıktan şüpheli’ ve ‘hasta hayvanla temas’ ifadeleri, belirsiz bir biçimde kullanılmıştır. Hayvanın öldürülmesine sebep olabilecek hastalıklar arasında ‘uyuz’ gibi tedavisi son derece kolay ve masrafsız olan bir hastalığa da yer verilmemelidir. Bu kabul edilemez ve yine bilimsel hiçbir tabana dayanmayan şüphe üzerine hayvan öldürülemez.
Bulaşıcı hastalıklardan tedavisi mümkün olanlar, ayrı tutulmalı ve tedavi yoluna gidilmeli, öldürülüp imha edilmeleri, öngörülmemelidir.
3285 sayılı Kanunda “kuduzdan ve -benzeri salgın hastalıktan- şüpheli” kavramı son derece kapalı kullanılmakta, herhangi bir kanıt aranmamaktadır. Bunların yanı sıra, yerleşim yerlerinin sınırları, hiçbir yerde açıkça belirlenmiş değildir. Dolayısıyla bir yerde baş gösteren herhangi bir kuduz şüphesi dahi, kolaylıkla son yaşadığımız kuş gribi salgınında olduğu üzere geniş çapta bir katliama dönüşebilecektir. Ne yazık ki uygulamada buna defalarca şahit olunmuştur.
3285 sayılı Kanunun 36. maddesi, itlaf hakkını kayıtsız şartsız belediyelerin eline veren çok tehlikeli bir maddedir. “Sahipsiz hayvan kuduza ( ve diğer salgın hastalıklara) karşı, önlem olarak her koşulda öldürülür” sonucuna varılmaktadır. Bu maddeye göre, en ufak bir kuduz şüphesinde dahi zabıta memurlarının civardaki sahipli-sahipsiz hayvanları öldürme hakkı doğmaktadır. Başıboş olduğuna kanaat getirilen her hayvan, sahipli olup olmadığına bakılmaksızın, imha edilebilmektedir. Halbuki 2005 yılında yürürlüğe giren TCK’ nın 151/2 maddesi, sahipli hayvanın öldürülmesi halinde 4 aydan 3 yıla kadar hapis cezası düzenlemektedir. 15.7.2003 tarihli “EV HAYVANLARININ KORUNMASINA DAİR AVRUPA SÖZLEŞMESİNİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN” da, bu uyumsuzluk için başka bir kanun örneğidir. Yine kanunlar arasında koordinasyonsuzluk ve ihtilaf vardır. Bu maddenin de yeni düzenlemelere uyumlandırılması gerekmektedir. Mevcut yürürlükteki kanunlar arasındaki uyumsuzluk, uygulayıcıyı da tereddüte düşürür. Gerekirse, daha önceden yürürlüğe girmiş bulunan 3285 sayılı yasanın, bahsedilen maddelerinde bu yasa ile ilgili olarak aynı anda benzer değişiklikler de yapılmalıdır.