1991'den Bugüne

Hayvan Satmayan Petshoplar Neden Desteklenmeli?

 
Kafesler içindeler
Kafesler içindeler
Hayvan Satmayan Petshoplar Neden Desteklenmeli?
Hayvanların doğasında vardır, onun bunun(!) tarafından zehirlenmediği sürece gider bir yerlerden yemek bulur, çöp karıştırır, su bulmaya çalışır. Ama bu mahallede bulamazsa bir başka yere bakma özgürlüğü vardır en azından. Bugün petshopların çoğunda hayvanların önünde ne mama var ne su! Boyutları kadar ufak kafeslere tıkıldıkları yetmezmiş gibi bir de kafeslerini daha az pisletsinler diye aç kalma çileleri! İstedikleri zaman su içemez, acıktıklarında yemek yiyemez. Çünkü onlar petshop hayvanlarıdır!
 
 
Tıkıldıkları kafeslerde açılmış küçücük deliklerden hava almak zorundadırlar. Bazıları güneşin altında sıcaktan yanıp kavrulurken, bazıları güneş bile görmeyen katlarda ışığa hasrettir. Evet, sokaklarda durum pek de iç açıcı değil, sokak hayvanlarının da halleri ortada… Ama açık havada nefes alma özgürlükleri var en azından! Diğerlerinin o da yok, neden? Çünkü onlar petshop hayvanları…
 
Kurtarmak için aldığınız hayvanların yerine yenisi gelmiyor mu?
Bugün petshopta haline acıyıp aldığınız ve kurtardığınızı sandığınız hayvanların yerine başkaları geliyor.. Hal böyle sürüp giderken siz de aksine onların ekmeğine yağ sürmüş olmuyor musunuz? Oluyorsunuz. Üstüne bir de kandırılmış da olabilirsiniz ki o ayrı… Artık bazı petshoplar öyle bir durumdadır ki sahte veteriner kaşesi kullanmakta, yaptıklarını belirtmekten çekinmemektedir. Hastalıklı olduklarını bile bile gelen müşterilere bu hayvanları satmaktan da kaçınmamaktadır. Neden? Çünkü o işin parasındadır! Bir de aşılarını yaptırmadık siz bir an önce yaptırın diye sıkı sıkı tembihlerler, işten anlıyorlar ya! Bal gibi de aşı yapılınca hastalıklarının ortaya çıkacağını ve can çekişerek öleceklerini bilirler. Ama onlar can değil para demektir. Çünkü onlar hayvan=para mantığında birer petshop hayvanıdır!
 
Sattıkları hayvanların büyük bir çoğunluğu da yurt dışından kaçak bir şekilde getirilerek ülkeye sokulmak istenir. Bu hayvanların çileleri daha yolculukta başlar. Siz bu petshopları destekledikçe bu çileyi çekmeye mahkum yenileri için bu adamları teşvik etmiş olursunuz! Bu petshopların daha da vicdansızları, büyümüş ve halen satılamamış olan hayvanları öldürmekten çekinmez. Çünkü yavrular, satmak için her zaman daha caziptir. Hastalığı petshopta kapmış, tedavisi pahalı diye paraya kıyılmamış, tedaviye değer görülmemiş hayvanlar var bazılarının gözünde. Onlar da ölüme mahkum. Petshop hayvanı olduklarından(!) ölüm emrini verme hakkını kendinde görenler olmuyor mu? Oluyor ki bu durumdayız. Bu ülkede lokanta sahibi çöpünü köpeğe vermeyi gereksiz görürken, açlıktan ölen sokak hayvanları yok mu derseniz o da var. Onu da insan yapıyor ya işte!
 
 
Hayvan seven petshop da sever mi? Sevebiliyor!
Bir de paralandıkça paralanan, bir petshopla yetinmeyip zincir şirket olan bu ticari petshopların bir kısmı artık vahşi hayvanlara da el atmış durumdadır. Kedisi, köpeği, kuşunun yanında, baktı ki gelen giden çok! “Hadi ürün çeşitliliğini artıralım!” demiş. Bir de hayvan satmayan petshoplar var tabi. Hiç istemese de hayvan satmak zorunda kalan da vardır herhalde, bilemiyorum. Yine de bu oralarda hayvan satılmadığı anlamına gelmiyor ne yazık ki… Bu petshoplarda hayvan satan, 1 ile 1000 kazandığı yüzde yüzün üzerinde kar ettiği için pastadan büyük payı alan olur. Hayvan satmayan, gelenleri barınaklara yönlendiren (ki barınakta da hem cins hem yavru köpekler bulabilirsiniz! Acaba neden?! ) petshop sahipleri ise sadece sattıkları yemek, su kabından, mamadan, vitaminden kazanır. Bu durumda da bilinçli tüketici desteğine ihtiyaç vardır. Bilinçli insanların artmasını umut ettiğimiz için de farkındalık etkisi yaratmak gerekiyor. Hayvanları seven ama önlerine bir kap su koymak aklına gelmeyen, onları sevdikleri gibi petshopları seven de var çünkü…
 
 
Neticede hayvan bu! Arada yemek bırak, yalnız da kalır!
Barınakların durumu da bir başka konu. Petshoptan hevesle alınanın, kapıya konulabildiği bir düzen de var. Bunlar nereye gidiyor? Ya sokaklara, ya barınaklara… Bugün barınakların bu kadar kalabalık olmasının sebebi bir sorumsuz insanlardır bir de bu insanlara sorumluluklarını hatırlatmadan satış olsun diye “Bakımı kolaydır, arada bir önüne yemek atın, su verin, 1 hafta da evde yalnız kalır efendim, hayvan bu…” diyen petshop sahipleridir.
 
İşte sokak hayvanıyla, petshop hayvanını ve hayvan satan petshopla satmayanı ayıran en çarpıcı noktalar da bunlardır! Birinin hayatı sokakta başlıyor belki ama, diğerininki bavuldan kafese, kafesten sokağa, sokaktan barınağa… şeklinde devam edebiliyor. Barınaklarda sizi o kadar can beklerken hala petshoplara gitmeyi tercih ediyorsanız artık bir lafım yok! Bir kere gidip barınakları görmenizi dilerim. Gittiğiniz gönüllülerin olduğu, hayvanların mümkün olduğunca iyi bakıldığı barınaklardan olmasın. Hiç ilgilenilmeyen, aç bırakılan, hayvanların açlıktan birbirini yediği zindanlar da var, gerçeği görmek isteyenler oralara gitsin! Gidip bir görsün ki petshoptan birini kurtardığını sanıp, zincire bir güzel halka da siz eklemesin…
 
Peki, tüm bunlara alet olmamak, hayvanları ticari meta olarak görenlere para kazandırmamak kimin elindedir? Bizlerin! Bazı petshop sahiplerinin söylediği laflara, yalanlara kanmamak gerekiyor. Eğer hayvanları gerçekten seviyorsanız onlara değer veren insanla vermeyeni, neyin ne maksatla söylenip, neyin gizlenmiş olabileceğini fark etmek zor olmayacaktır.
 
 
Bir şeylerin değişmesi gerekmiyor mu?
Hayvan satmayan petshopları desteklememizdeki temel nedenler de bunlar ve benzerleri gerekçelerdir. Onların birçoğu siz şunları okurken de o kafeslere tıkılmış, aç-susuz, sıcaktan yarı baygın veya hasta… Kurtarıp aldığınız hayvanın boş kafesine de yenileri sipariş ediliyor. Neden? Çünkü onlar petshop hayvanları olmaya mahkum bırakılıyor! Kimsenin insanları kandırmasına, hayvanlara eziyet etmesine, aç bırakmasına göz yumulmasın ki bir şeyler değişmeye başlasın. Onların yaşam hakkı savunulsun ki bir şeyler değişmeye başlasın. Hayvana verilen değer ve sevgi herkes tarafından benimsenmeye başlasın ki bir şeyler değişmeye başlasın. Birimiz bir yandan diğerinin yaptığını düzeltmeye çalışırken, o diğeri halen olaya aynı pencereden bakıyor olmasın. Sizce de artık bir şeylerin değişmesi gerekmiyor mu?
 
Duygu Aksu
cross