Konu: Orman Su İşleri Bakanlığınca Başbakanlığa yollanan 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu TASARISININ tüm maddelerinin kamuoyuna açıklanması ve tasarının bakanlığa geri yollanıp STK lar, Bilim İnsanları ve Meslek Odalarının da katılımı ile yeniden görüşülüp hazırlanması talebi
Dağıtım: Cumhurbaşkanlığı, TBMM Çevre Komisyonu Başkanlığı, Orman Su İşleri Bakanlığı
Sayın Binali Yıldırım
Başbakan,
5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununda değişikliklerini içeren, bilim insanları, meslek odaları ve STK ların görüşleri DİKKATE alınmadan hazırlanan KANUN TASARISI, TBMM Çevre Komisyonunda emrivaki ile geçirilmiş fakat 24. dönemde KADÜK olmuştu.
Şimdi bu tasarı Orman Su İşleri Bakanlığınca, "hayvana şiddete hapis, yunus parkları, sirkler" gibi konular ön plana çıkartılarak, yurdumuzda asıl sorun olan, SAHİPSİZ KEDİ ve KÖPEKLERE ilişkin "MADDELER" kamuoyundan gizlenerek başbakanlığa gönderilmiştir. Aşağıda ekli yazımızda belirtilen sakıncalar nedeni ile, eğer bu tasarı yasalaşırsa, sahipsiz kedi-köpek sayısı patlama şeklinde artacak, buna paralel olarak vurma ve zehirlemeler de KATLİAMLARA dönüşecektir.
Bu bağlamda:
1. TALEBİMİZ, Başbakanlığa sunulduğu bilgisi alınan bu tasarının TÜM MADDELERİNİN acilen kamuoyuna açıklanmasıdır.
2. TALEBİMİZ, Bu tasarının Orman Su İşleri Bakanlığına geri gönderilip, STK ların, üniversitelerden bilim adamlarının ve başta Veteriner Hekimler Odaları ve BARO Hayvan Hakları Komisyonları olmak üzere ilgili meslek odalarının da katılımı ile TEKRAR görüşülüp,
ÇÖZÜM odaklı olarak ve sokağın gerçeklerine, eko dengeye, vicdani ve insani koşullara uygun olarak yeniden hazırlanmasıdır.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez 2004 yılında Hayvanları Koruma Kanunu çıkartarak dünyaya örnek olan AK PARTİ yönetiminin, özellikle sahipsiz kedi-köpekler için KATLİAM getirecek olan bu tasarının yasalaşmasına izin vermeyeceğine, konuya ilişkin taleplerimizi dikkate alacağına inanıyor ve umutla bekliyoruz.
4982 sayılı yasa gereği müracaatımıza cevap verilmesi hususunu emir ve müsaadelerinize saygılarımızla sunarız.
Nesrin ÇıtırıkHayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu BaşkanıTC kimlik..13230091212=============================
EK 1... Tasarının katliam ile neticelenecek MADDELERİ, SORUN ve ÇÖZÜM...
Bu tasarı, hayvanların üremelerini kontrol altında tutacak kısırlaştırma tedbirlerini almayıp, buna karşılık şehirlerde yaşamalarına da izin vermeyerek yabana atılmaları gibi vahim hataları içeren 3 ve 8. maddeleri ile SÜREKLİ KATLİAMLARA sebep olacaktır. 2004 Yılında yürürlüğe giren yasa, yoğun biçimde kısırlaştırmayı içermesine rağmen, belediyeler bu hizmeti vermedikleri için sorun çözülememiştir. Belediyelerin görev ihmalinin bedelini, bu gün bu tasarı ile hayvanlar sürgüne yollanarak, bir taraftan üreyip çoğalırken, öte yandan katlimalara uğrayarak ödeyeceklerdir. Tasarıda, belediyeler üzerinde kısırlaştırma yapmaları için amir bir hüküm olmadığı gibi, mevcut yasadaki tüm belediyelerin kısırlaştırma yapmalarında da vaz geçilmiştir. Bu büyük bir çelişkidir.
Tasarının, sorunu çözmek yerine çözümsüzlük ve KATLİAM getirecek maddelerini bilgilerinize sunuyoruz:
1. Tasarının 8. maddesi, hayvanların üremelerini kontrol altına alacak en önemli uygulama olan KISIRLAŞTIRMA merkezlerinin, sadece nüfusu 100 binden fazla olan belediyede kurulmasını hükme bağlamıştır. Oysa mevcut yasada tüm belediyelerin kısırlaştırma bakım merkezi kurma hükmü vardır. Fakat, bu yeni tasarıda nüfusu 100 binden az olan sayısı 970 i bulan belediyede KISIRLAŞTIRMA merkezi kurulmasına gerek görülmemiştir. Bu durumda, bu belediyelerce, kısırlaştırılmadan şehir dışına, çöplüklere ve yaban hayatına atılan sahipsiz hayvanların sayısında adeta patlamalar olacak, buna paralel olarak KATLİAMLAR da başlayacaktır.
Şu anda bile yasal engel olmasına rağmen, birbirlerine gizlice kedi ve köpek atan belediyeler, belediye sınırları dışında başka bir merkeze KISIRLAŞTIRMA için hayvan götürmeleri yasal olunca, başka şehirlere hayvanları atmayı daha da hızlandıracaklardır. Yurdumuzda, ilçeler arası mesafeler pek çok Anadolu şehrinde 2-3 saatlere kadar çıkmaktadır. Hayvanların, kısırlaştırma gibi yoğun getir götür gerektiren işlem için, hem MAZOT GİDERİ hem de araç ve personel nedeni ile uzak merkezlere götürülmeleri belediyelerce uygulanmayacaktır. Ayrıca, çoğu uyuşturucu ilaçla bayıltılarak alınan bu köpeklerin, saatlerce arabalarda tutulup sonra saatlerce yol yapmaları da hem vicdana hem de yasaya aykırıdır. Bakanlığın görüşü olan BÜYÜK ORTAK MERKEZLERE kısırlaştırma için hayvanların götürülmesi, uygulanamaz bir yöntemdir. ÇÖZÜM OLARAK, nüfusu 100 000 altında olan belediyeler de KÜÇÜK ÖLÇEKLİ KISIRLAŞTIRMA İSTASYONLARI yapmalıdır. 3 konteynır ve 5-6 bahçeli bölmeden oluşan bu istasyonlar büyük bütçeler gerektirmeden yapılabilir. Hayvanları taşıma sırasında harcanan mazot parasından daha az maliyet ile bu sorun çözülür, kısırlaştırma ise yoğun olarak yapılırsa, zaten sahipsiz hayvanların üremesi kontrol altına alınır.
2. Tasarının 3. Maddesindeki toplanıp kısırlaştırılan hayvanlardan "sahiplendirilemeyenler, okul, hastane, ibadethane, çocuk oyun alanı gibi toplumun yoğun olarak kullandığı yerler hariç alındığı ortama bırakılır" hükmü ile, şehir merkezlerinden alınıp KENAR MAHALLELERE ve şehir dışlarına atılacak. Dar gelirli ve fakir insanların oturduğu kenar mahallelerde hayvan yoğunluğu olunca, VATANDAŞ ve zaten öldürmeye hazır olan BELEDİYELER tarafından zehirleme ve KATLİAMLAR başlayacaktır. Ayrıca, artık şehirlerin dışında da 3-4 bin haneli kasaba siteler yapıldığı için, hayvanlar oralarda da tutulmayacak, yaban hayatının olduğu kırsala, dağa ve ormanlara atılacaktır. Oralarda yazın susuzluktan kışın da korunaksız olarak soğuk ve kara mahkum olarak acı içinde can verecekler. Daha önemli bir sakınca, yaban hayvanlarında ve yaban hayatında yoğun olan KUDUZ hastalığının, evcil olan kedi ve köpeklere geçip, hastalığın bir şekilde insan oturumlu olan şehirlere gelmesine sebep olacaktır. Bunun sonunda yine vatandaştan ve belediyelerden gelen katliamlar bu hayvanların kaderi olacaktır.
3. Tasarının 10. Maddesi
ise, bakımevlerindeki hayvanların petshoplarda SATILACAĞINI hükme bağlamıştır. "*Madde 10- Ev hayvanı satış yerlerinde ev hayvanı bulundurulamaz, ancak bu yerlerde hayvan üretim çiftlikleri ve bakımevlerindeki hayvanların satışı yapılabilir." Sahipsiz hayvanlara deney yasaklandığı için, bu madde ile petshoplar eli ile bu hayvanlar sahipli konuma getirilip, bilimsel kılıf altında işkence olan DENEYLERE yollamak gibi vahşi bir amaç söz konusudur.
4. Ev hayvanlarının sayısı ve durumu ise, tepkiyi önleme açısından çıkacak yönetmelikte belirlenecek, 24. Dönem TBMM Çevre Komisyonunda konuşulduğu gibi bakılan hayvan sayısına mekan ve sayı sınırlaması getirilmesi hedeflenmektedir. Bu durum, hayvanların felaketi olacağı gibi, sokak hayvanı sayısını hızla artıracaktır. Hayvanını vermek istemeyen insanlar ile kurumlar arasında ciddi sorunlar yaşanacaktır. Hayvan haklarının yanında insan hakları da ihlal edilmiş olacaktır.
5. Ayrıca tasarının diğer maddeleri de aynı şekilde çelişkiler ve vahim yanlışlar içermekte; üretim, satış, yasa dışı ithalat, hayvanat bahçeleri, deney, sirkler vb. gibi hayvanları koruma kanunuyla yasaklanması gereken hususlar da bu tasarıda daha da geliştirilmiş olarak yer almaktadır. Tasarının diğer maddeleri de hayvanlar için tuzak maddeler ile doludur.
SONUÇ VE TALEP: Bu tasarı Orman Su İşleri Bakanlığında tekrar STK lar, Meslek Odaları ve Üniversite Temsilcileri katılımı ile tekrar görüşülmeli, ÇÖZÜM odaklı olarak ve sokağın gerçeklerine, eko dengeye, vicdani ve insani koşullara uygun olarak hazırlanmalıdır.
Nesrin Çıtırık
Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu Başkanı